31 Mart Sonrası
31 Mart
Sonrası
Muhalefetin başarısını(!) Millete yüklemeye
çalışanlara çağrı mahiyetinde olsun diye, gelin bir de buraya neden gelindiği
ile alakalı olarak Asıl Hükûmet olan iktidârı hesaba çekmek gerekir!
Daha öncede yazdıklarımızdan yola çıkarak,
özellikle Seçim sath-ı mâiline girilip aday belirleme çalışmalarının
yoğunlaştığı dönemlerde, İktidar Partisi de olan Ak Parti ve Genel Başkanı,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en çok neye vurgu yapmaktaydı: “Adâlet,
Ehliyet/Liyâkat, Meşrûiyet, Emniyet,
Halka Hizmet ve Meşveret” yani Hılfû’l Fûdûl ilkelerine! …
Peki, AK Parti, tıpkı Milletvekilliği Aday
belirleme sürecindeki yanlışlıklarında ısrârcı davranmış, belirlediği ilkeleriyle
bağını koparmaya devam eden edenlerle, şüpheli görülen veya kriptolaşan ama
içinde yer bulmuş fetö destekçilerini/koruyucularını, temize çıkmaları,
aklanmaları için, “bizdendir yapmaz” demeyerek adâlete teslim etmemiş, FETÖ
mücâdelesinde at izini it izine karışmaya devam ettiğini müşâhâde eden, Mücâhitliği
bırakıp Müteaahhitlik etiketine sahip olmaya kalkışan rântiyecilerin
çoğaldığına ve bulunduğuna inanan geniş bir toplum kitlesini, tüm bunlara ve
İLKE EDİNİLMİŞ söylemlere karşı iknâ etmeyi, güven tesis etmeyi başarabilmiş
midir?
Hatta, özellikle 31 Mart Mahalli idareler
seçimlerinde bir kez daha görüldü ki, adetâ millete rağmen, Ehliyetsiz, liyâkatsiz,
Emniyetsiz kişiler “BİZDENDİR” denilip,
makâm, nüfûz ve mevkî verilmeye, Seçimlerde Belediye Başkanlıklarına Aday
gösterilmeye devam edildi mi? Edildi! Eski huylardan vazgeçildi mi? Geçilmedi!
Özellikle, Milletimizin Ana harcı olan Âile
yapımızı kökünden sarsacak, millî ve mânevî değerlerimizi zayıflatacak ve
yıkacak. Geleceğimiz denilen, Milli ve Şuurlu gençliğin yetişmesini kökünden
yok edecek, “kadına yönelik şiddet” güzellemesi
altına saklanmış, “Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)”,
bilinen adıyla “İstanbul Sözleşmesi” Millettin öz değerlerini kaşıyıp,
kanatmadı mı? Kanattı!
İktidar,
“Hılfû’l Fûdûl” ilkelerinin hangilerine uydu?
Adâlet mülkün temelidir, derken, kast edilen
nedir? Kaldı ki, iktidar olarak “Adâlet Mülkün, Mülk ise Allah(CC)’ındır îmanî
düstûru çok çok iyi bilenlerdensiniz! Adâlet
olmazsa nizâm, intizâm tesis edilebilir mi? Uygulamayanı görmeyen, bir müddet
sonra, memuruna ve halkına âmirlik yapabilecek güç ve kudreti, itimadı
kendisinde bulabilir mi? Hayır!.
Liyâkat hakkıyla uygulandı mı? Kişinin
Ehliyeti yoksa, makam koltuğunda oturduğunuz bir aracın şoförlüğünü obu kişiye
verir misiniz? Hayır!
Geçmişte(2004) bir Grup Başkan vekilinize, 31
Mart gibi aday belirlemeye çalıştığı yöntemi eleştirmek adına, “siz kendinize itâat ve sadâkat gösterecek
adamlar istiyorsunuz, ehliyet sahibi, işi bilen değil” dediğim de benim ile
olan dostluğunu(!) sonlandırmıştı. (çokta umurumdaydı!)
Sizler yönetimde itâati öne alıp, ehliyet/
liyâkat, bilgi, tecrübe, el emîn olan ve yine ilkelerini olmazsa olmazı olan
Emniyeti ötelemediniz mi? Beyt'l-mâl'â el uzatan, Kârun’laşmak ve Bel’âm’laşmak
isteyenleri görmediniz mi?
Meşrûiyet, gerçekten de herkese âdil olundu,
sınıflandırmaya tevessül edilmedi mi? Hemde ziyadesiyle!
“Halka Hizmet Hâkk’a Hizmettir” düstûrunu, söylem
haricinde, kimler ya da oransal olarak yetkilinin kaçta kaçı uyguladı, fiiliyâta
girdirdi? “Yapmayın! Babam yapsa yıkarım!” diyene, ‘Nasıl olsa baban görev
yaptığın sorumluluk alanında oturmuyor, yaşamıyor. Gelip yapmayacağına göre
sende yıkmayacaksın! Niye Tâkkîye Yapıyorsun’ dediğimde tebessüm etmişti! …
Tamda burada “Meşveret” (dışarıya kapatılarak) rafa kaldırıldığı gibi,
eleştiri, tenkit, ikâz, uyarı, halktan gelen dip dalgalara kulak kapattınız,
Cumhur ile hemhâl olmak bir yana, gerçeği ve sesini duymamak adına, sahnelerin
ışıklı görkem ve alkışlarına adâpte oldunuz!
İşte tüm bunlar neticesinde de, Rakamsal
olarak değil, realitenin yansıması, 31 Mart sonucu ortaya çıkmış oldu!
Tehlikenin Farkında mısınız?
“Martın
sonu bahar” sloganının arkasında, Siyonun Ehl-i Sâlîp’inin ve embeddedlerinin
gizlemeye kalkıştığı, Dünyanın en güvenli yaşanılabilir ülkesi Yeni Zelenda’da
gerçekleştirdiği Katliâmda hedef gösterdiği ve operasyonel eylem
kalkışmalarının olabileceği sinyalini verdiği, İstanbul gerçeğini asla ve kat’â
göz ardı etmemelidir!
İspat mı istiyorsunuz;
Özellikle
“Orta Doğu” diye tanımladıkları bölgelerde iç karışıklık çıkartma, Türkiye’de
ise FETO’nun üst aklı ekibini başlarından biri olan, Mikser ABD'nin kara
kutularından da biri olan eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin'den yeni bir
Gezi Kalkışması, İstanbul’un âdeta işgal edilmesi, iç kaosa sürüklenmesi için
31 Mart seçim sonrasında, doğal olan, itirazlardan dolayı tartışmaların ve
kalkışmaların oluşturularak, tüm denemelerine rağmen deviremedikleri, Recep
Tayyip Erdoğan’ı devirmek için fırsat dönüştürülmesi için halkı ayaklanmaya
davet etti.
Dikkat edilirse, 31 Mart
seçimlerinin ardından, yapılan ve yapılacak olan itirazlara, sürece olağan
dışı, örtülü bir provokasyon çağrısı yapılageldiği net olarak
görülebilmektedir.
En fazla kışkırtma da
nedense, görünen yüzüyle, FETÖ destekçileri ve kriptoları tarafından yoğunlaştırılmaktadır
Dikkat edilirse, özellikle
İstanbul hedefinde, yeni, daha kapsamlı, şiddetli bir Gezi Parkı versiyonu
için, hârici bedbâhtlar vatandaşların sokağa çıkması için kışkırtmalarda
bulunuyor!
Michael Rubin sosyal medya hesabındaki paylaşımında ne diyor! "2009 yılında Ahmedinejad seçimi çalmaya çalışınca, İran'lılar sokaklara çıkarak protesto ettiler. İran halkı acaba Türk'lerden daha mı çok demokrasiye değer veriyor? Gezi Parkı protestoları birilerinin ayarlarını bozmuştu!" Tehlikenin Farkında mısınız?
Michael Rubin sosyal medya hesabındaki paylaşımında ne diyor! "2009 yılında Ahmedinejad seçimi çalmaya çalışınca, İran'lılar sokaklara çıkarak protesto ettiler. İran halkı acaba Türk'lerden daha mı çok demokrasiye değer veriyor? Gezi Parkı protestoları birilerinin ayarlarını bozmuştu!" Tehlikenin Farkında mısınız?
(2 Nisan 2019 AdanaYerelHaber.com için yazılan)
Yorumlar
Yorum Gönder