TABLOLUK OLMAK
TABLOLUK
OLMAK
(3 Ocak 2020 adanagundemi.com)
Başlık gârip gibi gelse de, kendimizi,
kendinizi bulacağınızı ümid ederek, yine, yeniden merhaba diyorum, buradan.
Her şeyin, herkesin bir özeli vardır ya,
burada yazacaklarım kişilerde, özellerin özelleri olabilir, herkesin kendi
bakış açısına göre.
Dünyanın yoklukları, sıkıntıları içinde ömür
törpüsünden geçmiş, kimi acılı, kimi sıkıntılı, kimi hatırlamak istemeyecek
kadar yaralı, tam bir tabloluktur onlar.
Bedeli, sevgi, saygı, ilgi, âlâkâdır, bu
tablonun!
Mukâddesât,
Öncelikleriydi
Hemen hepsinin ortak bir bileşeni vardı bu
tabloda yer alanların.
Cüzdan çok mûteber değildi onlar için,
vicdanları öncelik sıralamasında "Yangında ilk Kurtarılacak"
kategorisinde en üst sıradaydı.
İdeâlleri Vatan'dı her birinin. Hiç bir
hesâbî dertleri yoktu, uğruna can adadıkları kutsâlları ve vatanları için,
hepsi de HÂSBÎ idi.
Köşkleri, sarayları, katları, yatları, ruan
ayakkabıları, lüx otomobil, özel okul, dershane, marka hâyâlleri olmadığı gibi
bunlara karşı bir istek ve özentileri de yoktu.
Diledikleri, bağımsız, özgür, hür, başı dik,
onurlu, gururlu, âhlâklı sade bir hayat sürmekti, öz yurtlarında ve öz
vatanlarında.
Bisiklet istemek, kundura almak, sofra
beğenmemek lükstü onlar için.
Kim mi bunlar?
Bunların anne babaları çocuklarına, hatta
bunlar kendi çocuklarına özel markalı, şatafatlı, kat katlı çocuk bezi
almamışlardır, çünkü o günlerde varlığını dahi bilen var mıdır, doğrusu ben
zannetmiyorum. Beşikte büyütülenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez, her
hâlde.
Neyine yetmiyor du, Kalbur üzerinde,
annesinin, nenesinin yaptığı minderde yatmak, büyümek? Annesinin, bağda,
bahçede, evin içinde işi varsa, çocuğu ağlıyor diye işi ötelemek yoktu, kundağa
sarılır, annesinin sırtına bağlanır ve öyle iş yaparken annesi bebeğini de
avutmuş olurdu. Böyle böyle büyütülmüş, yetiştirilmiştir onların ekseriyâtı.
Onun için de TABLOLUK değerdedirler.
Ayağında lastik ayakkabı, yazın sandaleti,
kışın çizmesi o nesil için çok büyük bir forstu. Hele bir de şeker çuvalı
bulmuşta, annesi ona bir pantolon diktirebilmişse değmeyin keyfine.
Akranı, şehir dışında bir yere gezmeye
gideceği zaman arkadaşlarının anneleri gelir onları ödünç alır çocuğunu
giydirir gezmeye öyle gönderirdi. Ne ödünç alan, ne de ödünç veren bunu kibir
meselesi yapmazdı.
Şimdiki nesil gibi, selfie çekmeyi bırakınız,
çoğunun ilkokulu bitirene kadar siyah beyaz fotoğrafları dahi olmamıştır.
Tabloluk
Nesil
...
Gençler, Dâ'vâsı için mücâdele etmiş, mâhpûs
damlarının altına düşmüş, çoğu, Filistin askısının tadına bakmış, hortumu
kırbaç niyetine vücuduna nakşettirmiş, âkla ziyânı işkence görmüş.
Onlar mertti. Dostuna da, düşman bellediğine
de, âdâp dışı davranmazlardı.
Nâmertlik bilmez, yapmazlardı.
Ülkenin her türlü yokluğunda, yoksulluğunda,
karne ile, benzin, tüp alımını, şeker, çay, ekmek, yağ kuyruklarında dahi,
kimse kimsenin hakkına, sırasına mütecâviz davranmazlardı.
İhtilâl, darbe, muhtıra alışık oldukları ama
asla ve kat'â sevmedikleri kavramlardı, onlar için.
Yokluğu, yoksulluğu, yoksunluğu iliklerine
kadar yaşayanlardır onlar.
O günlerin direnci ile dirençleşmiş,
terbiyenin ne olduğunu yaşayarak öğrenmiş, âdâp ve mûâşârât kurallarına,
düşmanına karşı dahi, sâdık kalmış, uygulamıştır onlar.
İllâ Vatan
Evet, tabloluk olanlar için en önemli şeydi
VATAN.
…
Vatan için, dövülmüş, dövmüş, kodese girmiş
ama ûsûl ve âdâbıyla.
...
Onlarla ilgili onlarca ciltlik kitaplar
yazılabilir.
Her biri ayrı bir delikânlı idi. Kanları deli
akıyordu, damarlarında.
Kardeşliğin ve paylaşımın zirvesinde
yaşamışlardır.
Onlar, çoğu OKUR'du, bazıları da YAZAR'dı.
Hayat mektebinden mezun oldukları için, çoğu
ALAYLI olduğundan hayatı da yaşayarak öğrenmişlerdir.
İş bulamamak, beğenmemek yoktu lüğâtlarında.
Çaycı çıraklığı da işti onlar için,
simitçilik, tamirci çıraklığı, ayakkabı boyacılığı, tarlada Irgatlık,
pazarcılık, hamallık da işti o tabloluklar için. Hem çalışır, hem okulunu
okurdu. Ailesine, devletine yük olmak zûldü onlar için.
Bu durumuna bakıp hâyıflanmadıkları gibi,
"komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir" düstûrunu da şiâr
edinmişlerdi.
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan da
olmamışlardır. El etek öpmenin ne kadar aşağılık bir durum olduğunu bilirler ve
asla tevessül etmezlerdi, TABLOLUKLAR.
Dik durmanın, dikleşmek olmadığını bilenleri
onlar.
Kim mi bu tabloluklar sorunuzun cevabı, 1950
ile 1965 yılları arasında dünyaya teşrif etmiş, kimileri için 68 kuşağı ile 78
jenerasyonudur onlar.
Kâdrî kıymeti şimdilerde çok daha iyi
anlaşılması ve kâdifeler içinde korunması gerekenlerdir.
Onlar ki, "... Yumuşak başlı isem, kim
dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir
yara gördüm mü yanar ta ciğerim,..." diyen, çelik bakışlı ve demir
yumruklu yiğitlerdir onlar.
Onlardan
Alınacak Dersler
Dostluğun Menfâat olmadığını, elindekini
kendinden önce ihtiyacı olana tâkdim etmeyi, vefâ'nın İstanbul'da bir semt adı
olmadığını, sâdâkâti, merhâmeti, insanlığın onlardan kemâl bulduğunu görerek
öğrenebilirsiniz.
Zamanın daha da geç olmasından korkun!
Kimi Anneniz, babanızdır, belki dedeniz,
ninenizdir.
Belki büyük dedeniz, ninenizdir.
Bu TABLOLUK değerler kim olursa olsunlar;
Bulun, bulduğunuzda oturun onlarla. Hayatın
gerçeklerini ve değerlerini konuşun, dinleyin.
Her geçen gün sizlerin kaybıdır.
Benim böyle büyük bir kaybım oldu, iki yıl
önce.
Neden onun hayat hikâyesini, tecrübesini,
bilgisini, birikimini görsel kayda almadım diye de hâyıflanırım, her dem.
Onlar ki, tarihin yürüyen ve yaşayan,
kaynaklarıdır.
Kâdir, kıymet bilmek bizlere kalmış, dahası
insanlığımızın barometresi olacaktır PANOLUKLAR....
Yorumlar
Yorum Gönder