Anneler Günü Öyle mi?
Anneler
Günü Öyle mi?
Evet, Şâir’den esinlenerek, yazısından yol
alarak başlayalım yazımıza. …
Ana râhminden geldik pazara, (belki) Bir
kefen (bâzen o bile nâsîb olmaz) alıp döneceğiz (onu da bulursak) mezâra! …
İsrâ Sûresi; 23. Ve 24.; “Râbbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne
babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında
yaşlanırsa, onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel
sözler söyle. (23)
Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. "Rabbim! Onlar
nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara
merhamet göster" diyerek dua et. (24)” Âyet-î Celileleri
gayet açık ve net bu konuda.
Ayrıca o anne - babalarımız, bizler küçükken,
kendimize bakmaktan âciz iken, bizleri, kimseye güvenip emânet etmekten
çekinir, gözlerinden sakınmazlar mıydı? Kesinlikle sakınırlardı!
Hasta olduğumuzda, hatta nâz ettiğimizde,
uykusuz kalıp yanı başımızda olmuyorlar mıydı? Canlarını, sağlıklarını ikinci
plânâ atıp, bizi öncelemiyorlar mıydı? Şimdi biz, üç - beş kuruş kazanmak için,
belki de, aslâ muhâbbet besle(ye)meyeceğimiz ve hiçbir zaman da bize bir hâyrı
olmayacak olan, El âlemîn ağız kokusunu, hem de hiç mırıldanmadan, çekerken,
bizim için canlarını verecek anne - babalarımız mı bize yük oluyor? Evimize
sığdıramadığımız o anne-babalarımız, bizleri baş üstünde taşıyorlardı.
Bizim, büyümemiz, iyi insanlar olabilmemiz,
sağlıklı, sıhhâtli, aydınlık geleceklerimiz olsun diye, hem ömürlerini, hem de
sermâyelerini gözlerini kırpmadan fedâ etmişlerken, şimdi bizlere ne oluyor da,
onları karanlıklara terk etmeye, bize masraf oluyor, zâhmet verdiriyorlar
diyebilme ahmâklığına ve gâfletine düşüyoruz? Bir hediye(!), gül almakla, yılın
sadece bir günü, hatta en fazla birkaç saat sürecinde mi, o Cennet mekân olan
annelerimizi hatırlayacağız? Diğer kalan 364 gün, ‘vur patlasın, çal oynasın,
annem ne hâlde olursa olsun’ der gibi!
Onlar, Anne –Babamız olarak, evlerinin,
Gönüllerinin En güzel yerlerini bizlere tâhsis ederken, bizlere ne oluyor da, o
ciğer pârelerimiz olması gereken Anne- Babalarımızı, değil gönlümüze, onca
dünyalık, üç kuruşluk eşyaları sığdırdığımız evlerimize dahi sığdıramaz hâle
geliyoruz, VEYLOLSUN bunu yapan biz
evlâtlara VEYLOLSUN!
Tebrik
de Tâkdir de Onların
Şân, şöhret, mâkâm, mevki, dünyada ve
âhirette iki Cihân Sââdeti, Râbbimizin rızâsı, merhâmeti, ana - babasını Baş Tacı eden, onlara, "benden bir
ârzûnuz, emriniz var mı? Yapmamı istediğiniz bir şey, var mı" DİYEN, DİYEBİLEN EVLÂTLARIN olsun İnşâallah!
Yaşı nedir diye sormadan, bana uzak mı,
yakın mı diye ayırt etmeden, kimin nesi, kimin fesi demeden, dilini, mezhebini
ve dâhî meşrebini sorgulamadan, LÂ İLÂHE İLLÂLLAH, MUHAMMEDÛRRESÛLULLAH diyen,
Cenneti altına alan ayaklarının tûrabı olamayacağımın hüsrânı olduğumu beyân
ederken, bütün annelerin ellerinden öpüyorum. Merhûm Anneme ve âhirete irtihâl
etmiş olan tüm annelere de, herkesten Duâ niyâz ediyorum. ((11 Mayıs 2020 Pazartesi) adanagundemi.com için yazıldı)
Anlayana;
“İnsanlar, para, makam, şân,
şöhret
peşinden o kadar hızlı
koşuyorlar ki, “AHLÂK”'ın
arkalarından yetişmesi mümkün
değil!”
Dikkât!
“Yürekten Düşen Dost, Dalından Düşen Yaprak Misali, Rüzgârın Oyuncağı Olur.”
Yorumlar
Yorum Gönder