Asimetrik Saldırılar Başladı, Hedef Türkiye! (Rezerv Ülke)
Asimetrik Saldırılar Başladı, Hedef
Türkiye!
Türkiye uyandı.
Uykuda kalmaya veya
milletin/toplumun hâlen uykuda kalmasını isteyenler anlamasa da. Türkiye’nin
Ata Yurdunun bâkiyesi olarak kalmasına neden olan, aldatma, saldırı, tuzâk,
algı ve manipülasyonların tâ 1877’lerde başlayan oyunların özellikle de,
1900’lerin başından beridir, bu milletin ve ülkenin üzerinde, nasıl bir oyun oynandığını
görüyor ve anlıyor, bu Vatansever Millet.
“Dün
dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lâzım!” diyen
Mevlânâ’nın sözüne uyarak, geçmişe kızmaya, o dış dayatmalara evet demek
zorunda kalanlara kızmayı bırakmanın zamanı gelip geçmiştir. Onlarla meşgul
olmaya, zâmân îsrâfına da gerek yoktur.
Rezerv olmak nasıl bir şeydir?
Daha doğrusu Rezerv ne demektir?
TDK’ya göre, “Saklanmış,
biriktirilmiş şey. Yedek, İhtiyât (ilerde kullanılmak üzere artırılmış) diye.
Ne âlâkâ der
gibi hâlet-î rûhâniyetinizi hisseder gibi oluyorum.
Dedik ya,
Türkiye Uyandı, 1900’lerde yoğunlaşarak hayat geçirilen oyunları görmeye,
anlamaya başladı diye.
İşte, Siyonun
Ehl-î Sâlîp’inin TERÖRİST ve HAYDUT (ki o günlerin itlâf) DEVLETLERİ, Büyük
Türk İmparatorluğunu parçalayarak bâkiyesi olarak geride bıraktığı Türkiye’yi
(ki onlar, sadece Anadolu’nun içlerinde kalmış bir Anadolu Devleti olsun
istiyorlardı) Rezerv Ülke olarak
değerlendirmek istiyorlardı.
İşte imparatorluktan bâkiye kalan o ülkenin
adı Türkiye idi amma velâkin, ne acı ve hâzindir ki, kendisi Türk değildi. Halkın
ekseriyâtı Müslümândı lâkin ticâretini İslâm’ın hârâm kıldığı faizle yapıyordu.
Nikâhını da (günümüz tâbiriyle İmâm nikâhı denilen) İnâncının gereği olan
İslâmî usul ve kâidelere göre değil, Hristiyan dünyasının, kilisenin
kâideleştirdiği âdeti şiâr alıyor ona göre nikâh işlemlerini yapıyordu. Önemsiz
gibi görünse de, İslâm’a göre, Müslümân’ın en dikkât etmesi gereken konulardan
biri olan SU. Tâhir olması gereken yiyeceğini temizlediği suyunu toprağa değil,
Def-î Hâcet dediğimiz tâhâretlendiği su ile aynı kanal(izasyon)a bırakmaya
başlıyordu ve öylece de sürdürmeye devam ediyordu.
Merhûm Uğur
Mumcu’nun aktarımıyla Kamuoyunun daha çok hâberdâr olduğu Türk vatandaşı tanımını bir gülmece dergisi şöyle özetliyor; “Türk
ne demektir? Türk vatandaşı kimdir? Türk vatandaşı; İsviçre medeni kânûnuna göre EVLENEN,
İtalya ceza yasasına göre CEZALANDIRILAN, Alman ceza muhâkemeleri yasasına göre YARGILANAN, Fransız
idâre hûkûkuna göre İDÂRE edilen ve İslâm hûkûkuna/şeriâtına göre GÖMÜLEN kişidir.”
Türkiye
Kendi Özüne Dönerse
Mâdem ki Türkiye Uyandı, o hâlde
yapması gerekenler, Siyonun Ehl-î Sâlîp’inin TERÖRİST ve HAYDUT DEVLETLERİ ile
Embeddedleri ve Dâhîlî Bedhâhlarının izlerini ve
köklerini silmesi gerekmekteydi ama bu o kadar kolay bir icrâât olmayacaktı.
Öyle bir sistem kurmuşlar ve
onların kontrollerinden çıkartılamayan, âdetâ izinleri olmadan, bu ülkede istemedikleri
kimsenin iktidar olamayacağı bir yapı oluşturmuşlardır. İktidâr olmak
isteyenler ise, sistem kurucularından veya onların Şer’li üst âkıllarından gerekli görülen tâvizleri vermek
zorunluluğu karşısında izin alınmış oluyordur.
Bir siyasi kişilikten misâl vermekle belki
işi özetleyebiliriz; Demirel, “Ege bir Yunan gölü değildir, Ege bir Türk gölü
de değildir, binânâleyh Ege bir göl değildir" ve "Bize plân değil,
pilav lâzım" sözlerinin perde gerilerini iyi irdelemek gerekirse, ne demek
istediği daha net anlaşılacaktır.
Yine Merhûm Adnan Menderes’e
bakınca de ne demek istediğim anlaşılacaktır. Menderes, İslâm ve Kur’ân adına
millete verdiği (Ezân’ın aslına döndürülerek Arapça okutulması) sözünü yerine
getirebilmesi için, daha büyük bir tâviz verilmesi gerektiği, meşhûr MARSHALL YARDIMı ile vücûd bulmuştur.
İşte şimdilerde uyanan, kendine
gelen, özüne dönmek isteyen Türkiye, Siyonun Ehl-î Sâlîp’ini, Embeddedlerini ve
Dâhîlî Bedhâhlarını ürkütüyor ve Asimetrik Saldırılarına hız veriyorlar. Neden
mi? Çünkü bu topraklarda eskisi kadar etkili olamadıklarını görüyorlar.
İstediklerini tersini yapanlar iktidârda. Âdetâ Valileri gibi hâreket edenler
iktidâr olamıyorlardı.
O zaman onlar için yapılması
gereken çok fazla bir seçenek yok! Ya
Türkiye ile savaşmayı vekâleten değil doğrudan doğruya kendileri yapacak (bizdeki,
kendin Müslümân olarak ilân eden amma velâkin GARGAT AĞÂCI gerçeğine inânmayıp hikâye gibi görürken,
Siyonistlerin ise, bunu bildikleri için dağı taşı GARGAT AĞÂCI ile döşemeye başlamaları da göstermektedir ki, Türkiye
ile Savaşın Allah’ın irâdesi ile savaşmaları demek olduğunu düşündüklerinden
kolay kolay böyle bir karar veremiyor)lar. Ya da, elini öpmemek için bileğini
bükemedikleri, yönettiremedikleri, günden güne güçlenen, bölgesinde değil,
dünyada söz sâhibi olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve
de milleti ile iş birliği yapmak zorunda olacaklar.
Tüm bu yaşananlara bakıldığında
görülecektir ki, Siyonizmin en büyük destekçisi olan İngiltere ve onun partneri
olarak güçlenmiş olan Çin ve bağımlıları TÜRKİYE
ile İŞBİRLİĞİ derken, Terörist ve Haydutluğu kendisine şiâr edinen,
İsrail’i sopa gibi kullanmaya çalışan ABD ise, TÜRKİYE ile SAVAŞ istiyor.
Öyle olmasaydı, Terörist ve Haydut Devlet ABD, Türkiye'ye parası ile satmadığı hava savunma sistemi Patriot’ları, PKK&YPG&PYD terör örgütlerini korumak için Suriye’ye getirir ve Rusya’da buna göz yumar mıydı? Maksâtları, baş edemedikleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti Savunma Sanayiî’nin göz bebeklerinden olan SİHA'lar için simülasyon ortamı oluşturuyorlar(mış)…
Neden mi? İslâm’ın BAYRAKTÂRI
olacak TÜRKİYE ile Siyonizmin Temsilcisi Olacak olan ÇİN yeni dünya düzenini
iki kutupları olacaktır.
Çin’i dizginleyebilecek tek
Milletin TÜRK DEVLETİ ve Milleti olduğunu biliyorlar.
ANLAYANA:
İsrâ Sûresî:
“Eğer iyilik ederseniz kendiniz
için iyilik etmiş olursunuz; kötülük ederseniz yine kendinize edersiniz. Nihâyet
ikinci cezalandırma vâkti gelince, düşmanlarınız onurunuzu çiğnesinler, daha
önce girdikleri gibi yine mescide girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi
yakıp yıksınlar istedik.(7)
Umulur ki râbbîniz size
acır. Ama eğer yine fesâtçılığa dönerseniz biz de cezayı tekrarlarız. Biz
cehennemi kâfirler için ebedî bir ceza yeri yaptık.(8)
(Büyük Saat Gazetesi, 26 Şubat 2021 Cuma Günlü Yazım)
Yorumlar
Yorum Gönder